T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri KDV Grup Müdürlüğü
Sayı : 39044742-010-206115 Tarih : 14.11.2016
Konu : Yurt dışındaki firmaya yapılacak ödemeler üzerinden sorumlu sıfatıyla stopaj ve KDV tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hakkında
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğüne verilen … tarih ve … evrak kayıt numaralı dilekçenizde, Irak’ta bulunan … firmasına bilgisayar yazılım hizmeti verdiğiniz, devam eden savaş nedeniyle Türkiye’den yazılım konusunda Irak’a tecrübeli personel gönderemediğiniz, bu nedenle Birleşik Arap Emirliği’nde mukim …. firmasından teknik destek hizmeti aldığınız belirtilerek, söz konusu hizmet dolayısıyla ödenen bedeller üzerinden sorumlu sıfatıyla stopaj ve KDV tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi istenilmektedir.
KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;“Ticari kazancın tarifi” başlıklı 37’nci maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmü yer almış olup aynı Kanun’un “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde ise;
“Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1) İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2) İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükmü yer almıştır.
Dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları aynı maddenin 3 numaralı fıkrasında bentler halinde belirtilmiş olup, söz konusu fıkranın (c) bendinde “Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları” sayılmıştır.
Öte yandan, konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Tebliğinin 22.2.3. Serbest Meslek Kazançları başlıklı bölümünde; “Serbest meslek faaliyeti esas itibariyle gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır. Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi ve Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir. Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.” açıklamaları yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 30’uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı belirtilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde, serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı, hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03/02/2009 tarihinden itibaren, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20 olarak belirlenmiştir.
Türkiye – Birleşik Arap Emirlikleri Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01/01/1995 tarihinden itibaren uygulanmakta olup, Anlaşmanın “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesinde; “1. Bir Akit Devlet mukiminin serbest meslek faaliyetleri veya bağımsız nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, bu kişi diğer Akit Devlette faaliyetlerini icra etmek için sürekli kullanabileceği bir sabit yere sahip olmadıkça, yalnızca bu Devlettevergilenilebilecektir. Eğer kişi böyle bir sabit yere sahip olursa, gelir bu diğer Devlette, bu sabit yere atfedilebilen miktarda sınırlı olmak üzere vergilendirilebilir.
2. “Serbest meslek faaliyetleri” terimi, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanısıra doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin ve muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini kapsamına alır.” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm uyarınca, teknik destek hizmetini sağlayacak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) mukimlerinin Türkiye’de faaliyetlerini icra etmek için sürekli kullanabileceği sabit bir yeri bulunmadıkça Türkiye’den elde ettiği serbest meslek gelirlerini vergilendirme hakkı BAE’ye ait olduğundan Türkiye’nin vergileme hakkı bulunmamaktadır. Dolayısıyla tarafınızdan Irak’ta üstlenilen iş için, Türkiye’de sabit bir yere sahip bulunmaması koşuluyla BAE mukimine yapılacak ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmaması gerekmektedir.
Öte yandan, anlaşma hükümlerinin iç mevzuata değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için BAE mukiminin, BAE’de tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini BAE yetkili makamlarından alacakları mukimlik belgesi ile kanıtlaması ve bu belgenin aslı ve noterce veya BAE’deki Türk konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğini vergi sorumlarına ibraz etmesi gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Söz konusu belgelerin ibraz edilmemesi durumunda ise ilgili Anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacaktır.
KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin,
-1/2 nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu,
-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği,
– 8/1-b maddesinde, ithalatta mal ve hizmet ithal edenlerin verginin mükellefi olduğu,
-9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,
hüküm altına alınmıştır.
26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/C.2.1.2.1. İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler” başlıklı bölümünde yurt dışındaki firmalara yaptırılan hizmet ifalarında tevkifat uygulanacağı, bu hizmet ifalarında mükellefin, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması halinde, KDV nin tamamının, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği belirtilmiştir.
60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.1.1. Yurt dışındaki İşlemler” başlıklı bölümünde; “KDV Kanununun 1 ve 6 ncı maddelerine göre, yurt dışında gerçekleşen mal teslimleri ile yurt dışında ifa edilip yine yurt dışında yararlanılan hizmetler KDV’nin konusuna girmemektedir. Türkiye’de yapılmayan işlemin bedeli üzerinden KDV hesaplanması veya böyle bir işlemin Kanundaki herhangi bir istisna hükmü ile ilişkilendirilmesi söz konusu değildir.” denilmektedir.
Buna göre, Firmanızca Irak’ta bulunan… firmasına verilen bilgisayar yazılım hizmeti için Birleşik Arap Emirliği’nde mukim … firmasından alınan teknik destek hizmeti yurt dışında yapıldığından ve hizmetten yurt dışında faydalanıldığından KDV nin konusuna girmemektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.